Yaşam

Türk Edebiyatının ‘Anne’ Kokan Şairi Didem Madak Kimdir?

Ölen her kadın için şiirler yazdım. Ev karşılığında Muc’a verdim. Çok ucuz. Şimdi tüm üzüntülerimin adı: Anne!’

Türk edebiyatının çiçek ve anne kokulu şiirlerinin şairi Didem Madak, 12 Eylül olaylarının, annenin erken yaşta kaybedilmesinin, kanserin ve bütün hayatın getirdiği hüznü kaleme almış değerli şairlerimizdendir. sıcak bir üslupla yazılmış şiirler. 41 yıllık hayatında birbirinden değerli üç şiir kitabı bırakan Didem Madak’ın hayatını merak ediyorsanız yazının devamını okumanızı tavsiye ederim.

Didem Madak, 8 Nisan 1970’te iki öğretmen Füsun Hanım ve Yusuf Bey’in ilk çocuğu olarak hayata merhaba diyor.

Çocukluğunun büyük bölümü Amasya ve Burdur’da kendisinden altı yaş küçük olan kardeşi Işıl ile geçti. Her iki kızının da gözdesi olan Füsun Hanım beyin kanseri nedeniyle otuz sekiz yaşında hayatını kaybeder. Annesi öldüğünde Didem Madak on üç, kardeşi Işıl ise yedi yaşındaydı. Didem Madak’ın hayatında hem annesinin hem de ablasının yeri büyüktür. Onlara olan büyük sevgisi şiirlerine yansıdı.

Didem Madak’ı edebiyatla tanıştıran kişi annesidir. Füsun Hanım’ın birçok şairin şiirlerini içeren bir defteri vardı, Didem Madak ise şiir aşkıyla dolu bir annenin kızı olarak şiirle tanışmıştı.

Kendisiyle yaptığı bir söyleşide annesinin şiir üzerindeki etkisini şöyle anlatır: ‘Beni edebiyatla annem tanıştırdı. Pek çok güzel çocuk romanı okudum, bu yüzden doyuma gelince hep o günleri ve o çocuk romanlarını hatırlıyorum. Annemi kaybettikten sonra terk edilmiş ve yalnız günler başladı. Kütüphaneden evime taşıdığım kitapları okumakla geçen uzun yaz günleri… O zamanlar hep o pembe boyalı kütüphanede memur olmayı hayal ederdim. O günleri hatırladığımda Edip Cansever’in şu dizesi gelir aklıma hep: ‘Ölümünü azarlayarak düşünen çocuklar gibi’. Hayatın, elini beline koyan sonlu bir üvey anne gibi bizi azarladığını ve kardeşimle el ele tutuşarak rüyalardan balkonumuza sığındığımızı hatırlıyorum. Sonra dört yıl süren mutsuz bir evlilikle evden kaçtım. Herkes mutsuz bir evlilikten şair olarak çıkabilir, iş bile olamaz.’

Babasının başkasıyla evlenmesinin yarattığı yalnızlığı, okuldan kaçıp bir gençle evlenerek doldurmaya çalışır ve hukuk fakültesini birinci sınıfta bırakır.

Orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamlayan Didem Madak, Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nü kazandı. Kısa bir süre sonra okulunu dondurur ve farklı işlerde çalışır. Zaman geçince üniversiteye geri döner ve bu kez Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanır. Babasının başkasıyla evlenmesinin yarattığı yalnızlığı doldurmaya çalışırken, bir gençle evlenerek okuldan kaçar ve hukuk fakültesini birinci sınıfta bırakır.

Bornova’da bodrum katındaki yeni evi şiirlerinin doğum yeri olur. Bütün hayatını gözden geçirir. Evliliği, annesi, babası ve uzun siyah saçlı kardeşi Işıl, şiirlerinde yer almaya başlar.

Eşi de okulu bırakan Didem Madak’ın ekonomik durumunun kötü olması nedeniyle sekreterlik, katiplik gibi birçok işte çalışıyor. Bu zorlu süreçler onu şiire yaklaştıracaktır. 19 yaşında yaptığı bu evlilik, dört yıl sonra boşanmayla sonuçlanacaktı. Eşinden boşandıktan sonra Madak’ı güçlü günler beklemektedir. Bornova’da bir bodrum katına taşınan Madak, hayatını kazanmak için birden fazla işte çalışır. Bornova’da bodrum katındaki yeni evi şiirlerinin doğum yeri olur. Bütün hayatını gözden geçirir. Evliliği, annesi, babası ve uzun siyah saçlı kardeşi Işıl, şiirlerinde yer almaya başlar. Bir röportajında ​​o konuta ilişkin dile şu ifadeyi koyar: ‘Birden yazmaya başladım’

“Benim iki tane var mavi ana. Biri benim, biri mutsuz. Ölürsem mavi ana, mutsuzlara dünyanın bütün sabahlarına bilet al. Ölürsem mutsuzlara sahip çık!”

Bu süreçte kendini şiire ve tasavvufa veren Didem Madak, tüm arkadaş ve ailesinden uzaklaşır. Bu mesafe 3 yıl sürecek. Didem 3 yıl boyunca kendini derin bir hüznün içinde bulacaktır. Didem Madak’ın yakın arkadaşı ve ‘Maviş Anne’ olan Müjde Bilir, bir röportajında ​​şunları anlatıyor:

“Didem bir akşam beni aradı ve annesini özlediğini söyledi. Onu bir taksiye binip bana gelmeye ikna ettim. Geldiğinde utangaç ve utangaçtı. Anne şefkatine olan özlemi derinden belliydi. Çok mutsuzum, dedi. Ertesi gün buluşmak için sözleştik. Ama Didem gelmedi. Didem’in evine gittiğimde duvara yapıştırılmış bir not buldum. ‘Sevgili İyi Haberler, Mavis Anne, içimden hiçbir şey söylemeden gitmek geldi. Seni seviyorum. Dün geceki şiir zaten yazılmıştı, ben sadece yazacağım.’”

Bu sıkıntılı dönemlerde tasavvufla tanışıp tasavvufa yönelen Madak, tüm üzüntü ve yalnızlığına rağmen yeniden hayata tutunmaya başlayacaktı. 2000 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitimini tamamlayacak ve bir süre stajyer avukat olarak çalışacaktı.

Ağabeyi Işıl Madak bu süreçle ilgili olarak “Çok umutsuzdu. Bu durumdan çenesini kapatarak bir çıkış yolu bulacağını umuyordu. Ablam o dönemi inanarak atlattı. Aksi halde ortadan kaybolacaktı. Bu süreçte Hukuk Fakültesinden mezun olabildi.” diyor.

Bir gün ablası Işıl, Didem Madak’a “İnkılap Kitapevi 2000 Şiir Ödülü”nü anlatır, Madak orada olmazdı. Bunun üzerine Işıl, ablasından habersiz tüm şiirlerini yarışmaya gönderir. Bir süre sonra yarışmadan haberler gelir. Yarışmayı “Grampon Kağıtları” isimli dosya kazandı.

Ödül törenine katılmak için İstanbul’a giden Madak, 2002 yılından sonra buraya yerleşti. Yerleştikten sonra İstanbul Eczacı Odası’nda avukatlık yapmaya başladı ve ömrünün sonuna kadar burada çalıştı. Kuledin’de taşındığı mahalle daha sonra şiir kitaplarından biri olan Pulbiber Mahallesi’ne ilham kaynağı olur.

Müjde Bilir, yakın arkadaşının hayatını muhtemelen şu sözlerle özetliyor: “Füsun’dan Füsun’a evrilen bir hayat”

2006 yılında Timur Çelik ile ikinci evliliğine evet diyor. Bu evlilikten iki yıl sonra annesinin adını taşıyan kızı Füsun dünyaya geldi. Kızının doğumuyla bir süre şiire ortalık bulan Madak, bu durumdan şikayetçi değil.

Kızının doğumuyla muhtemelen şiir yazamıyor ama kızına yazdığı mektup şiirlerinde o sıcaklığı hissettiriyor.

“Kızım sana bir mektup yazacağım. Çünkü artık başka bir şey yazamıyorum. Gerçeği istiyorsan, bu konuda fazla rahatsız değilim. Muhtemelen bana şimdiye kadar yazdığımdan farklı bir yazı yazmayı öğreteceksin. Sonbahar ağacı gibi hissediyorum. Ben güzel bir sonbahar ağacıyım. Eğilip düşen yapraklarımı topluyorum. saçımda tutuyorum. İyi görünüp görünmediğini soruyorum. Sonra yaprakları havaya fırlatırım. Ben iki kişilik bir kabilenin kölesiyim. Çünkü acıktığın zaman benim için ağlıyorsun ve ben bu isme bayılıyorum reis! Sevgili kızım, cehaletimden şair oldum…

Annesizlikten.

Şair olma!”

2010 yılında annesine benzer bir formda kolon kanserine yakalanan Didem Madak, bir yılı aşkın uğraşlar sonucu 24 Temmuz 2011’de kansere yenik düşerek hayata gözlerini yumdu. Geriye kucakladığı şiirleri kaldı. anne şefkatiyle.

Şiirlerinin merkezinde pek çok farklı rolü oynayan ama daha çok anne rolünde bir kadın olan ve ardından edebiyatımıza üç pahalı şiir kitabı bırakan Didem Madak’ı saygıyla anıyoruz: Grapon Kâğıtları, Ah’lar Ağaçları ve Pulbiber Mahallesi.

‘Hayatımı anlatarak bitiriyorum, başka hayat nasıl biter bilmiyorum. Bu gece avucuma bir çiçek çizdim, adını her şey koydum. Yalnızlıktan sıkıldığım için simli ojeler sürdüm, Tırnaklarım artık yıldızlı bir gecenin eskizi gibi’

haber-avcilar.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort